Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde açılan yolsuzluk davası, gündemi bir hayli meşgul etti. Bu dava, İBB bütçesinin kötüye kullanılması ve ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddialarına dayanıyor. Ancak süreç, birçok açıdan tartışmalı. (flood)
1/10
1/10
Comments
Davanın temeli, İBB’nin mali kaynaklarının kötü yönetilmesi iddialarına dayanıyor. Yalnızca bu iddiaların somut delillere dayanıp dayanmadığı ise ciddi bir soru işareti. İlgili belgeler ve delillerin halkla paylaşılmaması, şeffaflık konusunda şüphelere yol açtı.
İmamoğlu ve destekçileri, davanın aslına dayanmayan bir siyasi operasyon olduğunu savunuyor. Bu iddialara göre, dava süreci, Ekrem İmamoğlu’nun siyasi kariyerini hedef almayı amaçlayan bir adım olarak görülüyor.
Ancak, bazı çevreler dava sürecinin adaletin işlemesi ve hukukun gereği olarak görülmesini savunuyor. Bu noktada, her davanın kendi içeriğiyle değerlendirilmeli ve suçlu/suçsuz ayrımı titizlikle yapılmalıdır.
Yolsuzluk davaları, toplumda büyük yankı uyandırsa da, her dava süreci kendi gerçeklerini barındırır. Kişisel ve siyasi çıkarların bu tür davalarda rol oynaması, toplumun adalet duygusunu zedileyebilir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en önemli metropol yönetimlerinden biri olarak büyük bir kamu kaynağını yönetiyor. Bu nedenle yapılan her işlem, hem yasal hem de etik açıdan titizlikle denetlenmeli.
Öte yandan, davaya dair ortaya çıkan bazı belgelere rağmen, halkın büyük bir kısmı dava sürecinin siyasi bir alanda yürütülüyor olduğu düşüncesinde. Bu da sürecin halk nezdinde güvenilirliğini sorgulatıyor.