AKP, 22 yıllık iktidarında güçler ayrılığını fiilen ortadan kaldırarak yasama, yürütme ve yargıyı tek elde topladı. Anayasa değişiklikleriyle denge-denetleme mekanizmalarını işlevsiz hale getirdi. OHAL sonrası süreçte muhalefeti baskı altına aldı ve demokratik gerilemeyi hızlandırdı.
Merkez Bankası, TÜİK, RTÜK gibi bağımsız olması gereken kurumlar AKP’nin siyasi ajandasına göre hareket eden yapılar haline geldi. Yargı, iktidarın çıkarlarına uygun kararlar verirken, üniversiteler siyasi atamalarla bilimden uzaklaştırıldı. Bu durum hukukun üstünlüğünü yok etti.
Devlet kadroları, ehliyet ve liyakat yerine sadakat esasına göre şekillendi. KPSS'de yüksek puan alanlar mülakatta elenirken, referansla düşük puanlılar devlet görevlerine alındı. Tarikat ve cemaatler bürokraside güç kazandı, yetkin kadroların önü kesildi, kamu yönetimi verimsiz hale geldi.
Mahkemeler, muhalif gazetecileri, akademisyenleri ve siyasetçileri susturmak için sopa olarak kullanıldı. Gezi davası, İmamoğlu ve Ümit Özdağ gibi siyasi davalar hukukun nasıl araçsallaştırıldığını gösterdi. Adaletin çifte standartlı uygulanması toplumsal güveni sarstı.
Eğitim sistemi sürekli değişen politikalarla istikrarsız hale getirildi. 4+4+4 sistemi ve müfredat değişiklikleri, sorgulayan bireyler yerine biat eden nesiller yetiştirme amacına hizmet etti. İmam hatiplerin teşviki, bilimsel eğitimi geri plana attı, Türkiye uluslararası sıralamalarda geriledi.
Faiz sebep-enflasyon sonuç safsatasıyla ekonomi felakete sürüklendi. Döviz kurları kontrolden çıkarken, halk yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezildi. Orta sınıf yok olurken, servet belirli grupların elinde toplandı. İhaleler yandaş şirketlere peşkeş çekildi, kamu borçları arttı.
Comments