Profile avatar
kuzubudu.bsky.social
Keyif koçu - Lezzetli yemeklerin bitiricisi
743 posts 722 followers 53 following
Prolific Poster

Osmanlı döneminde İstanbul'un ileri gelenleri adet olduğu üzere Ramazan boyunca evlerinde açık iftar verirdi ama geleni geri çevirmek ayıp olduğundan o ayın masrafı için evdeki antikaları satardı. Bu yüzden "Ramazan bereketli aydır ama duvardan giden kılıca sor" diye bir atasözümüz vardır

Osmanlı döneminde kaymak bulunmadığı ya da sağlıksal sebeplerle yenmemesi gerektiğinde, tatlıların üzerine kaymak yerine lor, çökelek ya da börülce ezmesi vb gibi malzemeler konulur ve buna "musanna kaymak" denilirmiş

Tarçın Osmanlı yemeğinin imzalarından biridir. Osmanlı mutfağında sebzeden ete, balıktan tatlıya, bozadan şerbete çok çeşitli yiyeceğin/içeceğin içine ya da üzerine konuk olmayı sürdürmüştür. Kelime Farsça "dāre çīnī" (دار چينى) yani "Çin ağacı"ndan türemiştir

Avuç, kabza ve tutam Osmanlı mutfağında aynı anlamda kullanılan kelimelerdir. Bir seferde elde tutulabilecek miktar anlamına gelirler.

Bugünkünden biraz farklı kaşık tasarımları. Doğu Roma - Bizans kaşıkları. 500 - 600'lere tarihleniyor. 9.5 inç yani yaklaşık 24 cm uzunluğundalar

Bugün artık neredeyse hiç rastlanmasa da Cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllarda bile kestane ve palamut unundan ekmek yapılmakta idi. Palamutun pelitinin kurutulup öğütülmesi ile yapılan un, genellikle başka unlarla karıştırılırdı. En tercih edilen ise pek tabi ki buğday unuydu

Osmanlılar av etlerini genelde çok lezzetli bulmaz. Onları lezzetlendirme yoluna giderler. Karaca, geyik ve yaban keçisi yağsız oldukları için, ince ve yağlı koç etinden parçalar hazırlanıp bir koç eti ve bir av eti şeklinde şişe geçirilir.

Ayşe Fahriye "Ev Kadını"nda (1883) "çarşı işi işkembe çorbası" yapılırken kasenin alt tarafına susamlı simit doğrandığını ve bunların pişmiş işkembenin suyuyla ıslatıldığını yazmaktadır

Mürg, Osmanlıcaya Farsça'dan geçme bir kelime. İlk anda yabancı gibi dursa da mürg - murg çoğumuzun daha önceden bildiği bir kelime; Simurg yani Zümrüd-i Anka. Osmanlıcada mürg kuş, mürg-ab, mürg-i ab ya da mürg-i abi de su kuşu anlamında kullanılırmış. Ördek, kaz, vs için

1614 yılında Giacomo Castelvetro tarafından yazılarak Bedford Kontesi Lucy'e ithaf edilmiş olan "Meyveler, otlar ve sebzeler" isimli kitaptan bir çizim.

"Çanak yağması" denilen şey aslında Osmanlıya has bir adet değil, eğlenmek için yapılan ve kökü "potlaç"a kadar giden bir geleneğin karikatürüdür.

Meyve Suyu İçeriğinde %100 Meyve Nektarı İçeriğinde %25 ile %99 arasında Meyveli İçecek İçeriğinde %10 ile %24 arasında Meyve Aromalı İçecek İçeriğinde çok az meyve oranı (%0-9) meyve bulunan ürünler Çocuklarınızı son üçünden, özellikle de son ikisinden uzak tutun...

Osmanlı İmparatorluğundaki damak düşkünleri zamanında "turp"u bile yemek yapmayı denemişler. 16. yüzyılda sarayda hazırlanan yemekler arasında "turp kalyesi" de geçer

Ağaç görmediğim her yer benim için anakarttır. Neresi olursa olun. Orası hayatları 1 ve 0 arasına sıkışmış insanların yeridir. Ne hayat zevkleri vardır ne keyifleri. Sadece kazanma hırsıyla yaşayıp, hiç bir zaman dinmeyen ihtiras ve hınçlarıyla ölürler

Ne zaman bir grev haberi görsem aklıma bu heykel gelir. Tophane durağının süsüydü. Parça parça kırıp, yok etmişlerdi.

1472 tarihli Fatih Vakfiyyesi, imarette her gün 600 okka un harcanarak 3300 fodulanın (pidenin) yapıldığını söyler. Her fodulaya 72,8 dirhem un konmaktadır. Böylece her pide yaklaşık 100 dirhem yani 320'şer gram olacaktır

Ramazan geliyor, marketlerde güllaçlar görülmeye başlandı. Güllaç yaprağı Osmanlı dönemindeki ilk aşamalarında buğday nişastası ve su ya da çırpılmış yumurta aklı sulu hamurla yapılırdı. Günümüzde ise yapımında mısır nişastası ve su kullanılıyor.

Ayşe Fahriye Ev Kadını'nda "yemek pişirmede göz önünde tutulması gereken hususlar"ı sayarken "karıştırılarak pişirilmesi ya da halli gereken şeylerin bir tarafa karıştırılması lazım geldiği" kuralını birinci sıraya koymuştur

Fenn-i Tabahat'da (1921 -1923) Mehmed Reşad kümes hayvanları hakkında şu bilgileri verir; Kümes hayvanlarının genç oldukları mafsalları yani ayaklarının oynak yerleriyle gagalarının kalınlığından belli olur. Kümes hayvanları içinde en makbul olanlar ise tavuk ve hindidir.

Ortaçağda şehir büyüdükçe büyüyen bir sorun daha vardı; Koku. Constantinopolis'in boğaz kıyısında kurulu olması, nispeten yaygınlığı gibi sebepler kokunun baskısını azaltıyordu. Baharat yolu dolayısıyla güzel kokunun baş pazarı olması şehirde gezintiye ayrı bir haz katıyordu.

14 yy'da Latin Başpiskoposu Brocardus Konstantinopolis'în çok büyük bir kent olduğunu, kentin 1/3 ünde oturulduğunu geri kalan yerlerin bağ, bahçe, tarla ve çorak alandan oluştuğunu yazar. Latin istilasından önce şehrin nüfusu 500.000'ler civarında dolaşmaktaydı.

Bir yiyeceğin içerdikleri ile biyo yararlığı aynı şey değil. Örneğin demir eksiğiniz varken bir yiyeceğin içindeki demirin miktarı değil, sizin emilimle ondan alabileceğiniz miktar önemli. Yoksa demir eksiğimiz varsa ekmek ununa 50 gram demir tozu katar, sorunu çözerdik

Osmanlı sarayında ibrikdar el yıkamak su veren görevliye verilen addı ama ibrikdar ağanın görevi padişahın eline su tutmaktan çok daha önemliydi. O padişahın içme sularının saklandığı küplerin güvenliğinden sorumluydu

Bir yemeği sevmeyebilirsiniz ya da beğenmeyebilirsiniz. Sevmemek öznel nedenlere, beğenmemek şartlanmalara bağlıdır

"Bu havlu(lar) burada ne arıyor?" deyip çektiğinizde (ya da kenara ittiğinizde) etrafa saçılan yoğurdu görmeyeniniz var mı? Balkanlardan ötede yaşandığını pek zannetmiyorum 📸sulemcafe

10 yıl içinde dünyadaki toplam işgücünün ne kadarı yapay zeka destekli robotlar tarafından insanların elinden alınacak? Uzmanlık gerektiren işler ne kadar güvencede? Bu soruları 6 değişik yapay zekaya sordum. Cevaplar yarını şekillendirecek cinsten gazetebilim.com.tr/onumuzdeki-o...

Yedikleriniz davranışlarınız olur! Yedikleriniz kadar yemedikleriniz ve yiyemedikleriniz de davranışlarınızı etkiler. Yemek eylemi sadece fiziksel ya da kimyasal bir etkileşim üzerine kurulu değildir. Yemeğin psikolojik yanı da en az diğerleri kadar hayatımız üzerinde etkilidir

Ayşe Fahriye "Ev kadını"ndaki (1883) soğanlı yumurta tarifinde "üstüne şiş kebaplar konarak yoğurt gezdirilir" der. Böyle bir tarifi denemiş olan var mı? Üçünü bir arada kullanıp, lezzeti dengelemek çok zor olur gibi geliyor.

İyi pazarlar!...

Türkiye ve 1952 Avrupa güzelimiz Günseli Başar.

Mary Işın'ın verdiği bilgiye göre Osmanlı döneminde Çerkes tavuğunun karaciğer ve akciğerle yapılan bir çeşidi de bulunmaktaymış

Laboratuvar eti üretimi konusundaki yazım Turknetwork'da yayınlandı. Yapay et konusuyla ilgilenenler için: www.flipsnack.com/AFF6F977C6F/...

"Ekmek" dediğimiz Türk sofrasının baştacı, bir zamanlar içerdiği 17 çeşit katkı maddesiyle "katkılı yiyecekler kategorisinde" başlara güreşiyordu. Şu anda içinde kaç tane katkı var, bilmiyorum. Yani üzerinde okuyabildiğimiz bir "içindekiler" etiketi yok diye masum falan değil

"Farekulağı" adıyla da bilinen ve oldukça yararlı bir ot olan mercanköşk yemeklere konulur ve Muğla civarında kahveye katılır. Melceü't-Tabbahin'de sirke, şeker ve yumurtanın dışında sadece mercanköşkün bulunduğu bir sikencebin/sirkencebin/sirkencübin tarifi vardır.

Ayşe Fahriye "Ev Kadını"nda (1883) Domalan mantarı için şöyle der; "Özellikle domuzlar pek severler ve burunlarıyla çıkarıp yediklerinden kimileri "domuz elması" derse de böyle nefis bir şey domuz gibi murdar bir hayvana bizce mensup sayılmaz"

1573 yılında Avusturya elçisi ile birlikte İstanbul'a gelen Stephen Gerlach (1546-1612) İstanbul'da Mart ayında turfanda olarak bademin, Nisan'da bakla ve enginarın Mayıs'ta taze fasulye ve turpun bulunduğunu yazar

Sofrada gördüğümüz tuzluklar geç Osmanlı döneminde, Batılılaşmanın etkisiyle kullanılmaya başlamıştır. Masada tuzluk, biberlik ve tarçınlık olarak yer alırken zaman içinde tarçın kullanımının azalmasıyla sadece tuzluk ve biberlik olarak kalmıştır

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Erzincan'ın Kemah ilçesine ilkbaharda "menn ve selva" isimli bir İsa kuşunun geldiğini söyler (bıldırcın). Kemah halkı bu lezzetli kuşları avlayıp, tuzla turşu kurup, kışın yermiş. Yani kuşun bile turşusu kurulurmuş o dönemlerde

Urfa yağını aratmayan, en hassas mideleri bile yormayan, itina ile imal edilmiş "MUTBAK" margarini. Düşünülmeden mutfağa sokulduğu garantili ürün.

Ayşe Fahriye, "Ev Kadını"nda, yemek tariflerinin yanı sıra, yemeklere özel ipuçlarını da vermeyi ihmal etmez. Örneğin "erikli güveç"in sırlı değil, sırsız güveçte pişirilmesi durumunda daha lezzetli olacağını söyler.

Lezzet, en çabuk bıkılan hazlardandır. Çok sevdiğiniz bir yemeği, öğle ve akşam olmak üzere bıkmadan peşpeşe kaç gün tüketebilirsiniz? (Hünkar beğendi, musakka, Adana kebap, menemen, mücver, peynirli börek, kuzu şiş, türlü, döner, mantar vb.)

Pomelo ya da şadok. Son yıllarda gittikçe yaygınlaşan ve Çin Greyfurtu ismiyle de satılan bu meyvenin Osmanlıdaki adı "Petâvi" idi.

Uzun bir aradan sonra kızımla birlikte yaptık. Arkaik bir pasta, proto kek vs. olarak adlandırılabilir. Ev Kadını (1883) kitabından Vanilyalı Pasta kuzubudu.com/vanilyali-pa...